Sosyal Bilimler ve Sanat Buluşunca

BAK DERSLERİ, OCAK-MART 2017

BAK Dersleri, sosyal bilimler ve sanat eğitiminin iç içe geçtiği, gençlere yönelik üç günlük bir eğitim programı. Program, toplumsal meseleleri farklı sanat alanlarıyla tartışmaya açarak birbiriyle ilişkili ele alacak ve katılımcıların farklı bakış açılarıyla tanışmalarına olanak sağlayacak şekilde tasarlandı. BAK’ın bugüne dek yoğunlaştığı alanlar içinde en geniş ve anlamlı kavramsal eksenler olan ‘şehir-mekân’ ve ‘aidiyet-kimlik’ eğitimin ana hattını oluştururken, bunun altında yer alan eğitim modülleri sosyal bilimler, görsel hikâye anlatma, fotoğraf, güncel sanat, belgesel film ve medya temsilleri ile yeni medya ve araçları olarak belirlendi. Programı tamamlayan katılımcılar “program içeriğinin sürekli düşünmeye iten bir şekilde kurgulandığını, yoğun ve zihin açıcı olduğunu” ifade ettiler.

İzmir, Diyarbakır, Bursa ve Antep’te en az 18-28 yaşları arasında, sanata, özellikle fotoğraf ve videoya ilgi duyan, şehirlerinden toplumsal meseleleri takip eden ve görsel hikâye anlatmaya ilgi duyan, programa başvuran herkes BAK Dersleri’ne davet edildi. Dersler, Ocak ve Mart ayları arasında , Antep, Bursa, Diyarbakır ve İzmir’de 194 katılımcıyla gerçekleşti.

PROGRAM

Her gün iki başlığın örnekler ve tartışmalarla ele alındığı üç günlük programda ilk gün şehre sosyal bilimler araçlarıyla bakmayı amaçlayan Şehre BAKmak -Kavramsal Çerçeve ve Görsel Hikâye Anlatımı başlıklarına ayrıldı. Sosyal bilimciler Ayşe Seda Yüksel ve Bengi Akbulut tarafından hazırlanan ve tüm derslerin kavramsal çerçevesini de kurmayı amaçlayan ilk ders, eğitimlerin ana çerçevesini oluşturan şehir-mekân ve aidiyet-kimlik ekseninde farklı tema ve kavramları tartışmaya açacak şekilde yapılandırılmıştı. Şehre sosyolojinin kullandığı kavramlar ve araçlarla bakarken şehri oluşturan katmanlar teker teker ele alındı; gündelik hayat, toplumsal cinsiyet, kentsel dönüşüm, göç ve mülteciliğin yanı sıra beden, mekân, aidiyet, kimlik gibi temalar tartışmaya açıldı. Sosyolojinin sunduğu kavramlar, olanaklar ve yöntemlerle hikâye anlatmaya bir kapı açılmış oldu.

Ardından görsel sanatçı ve eğitmen Sevgi Ortaç “Neden hikâye anlatırız?” sorusundan yola çıkarak hikâye anlatıcılığının tarihçesi, farklı anlatım biçimleri, bu biçimlerde kullanılan dil, gerçeklik üretimi, bakan-bakılan karşıtlığındaki temsil sorunsalı, anlatıya dâhil edilenler, dışarıda bırakılanlar ve bunların iktidarla ilişkisi, hafıza politikaları, şehirlerin yeni bir deneyim alanı olarak ortaya çıkışı, mekânın üretimi ve dönüşümü, potansiyeller ve olasılıklar gibi konu ve temaları çeşitli sanat disiplinlerinden görsel örneklerle ele aldı.

 

Sosyal Bilimler ve Sanat Buluşunca: BAK Dersleri, Ocak-Mart 2017

İkinci gün, fotoğraf sanatçıları ve eğitmenleri Ali Taptık, Metehan Özcan ve Serkan Taycan’ın hazırladığı fotoğraf modülünde, fotoğrafın bir araç, mecra ve anlatı olarak kullanımları, işlevselliği, imgenin iktidarı ve çoklu üretim biçimleri gibi konular tartışmaya açıldı. Ders kapsamında eğitmenler, fotoğraf tarihinin şehri ele alan en eski örneklerinden güncel fotoğrafçıların mekânı, kimlikleri, gündelik yaşamı ve hafızayı farklı yönleriyle temsil eden serilerine uzanan geniş bir yelpaze sundu. Bakan-bakılan ilişkisi, fotoğrafçının konumu, araştırma biçimleri ve buluntu malzeme kullanımı, şehir ve kimliklerin çoklu üretimi, parçalanmış hafıza ve bunun fotoğraf disiplinine yansıması gibi konular üzerinde duruldu. Ardından belgesel sinemacı ve eğitmen Gülengül Altıntaş ve Doğa Kılcıoğlu, belgesel sinemanın tarihsel akışına dair örnekleri, yaklaşım ve yöntem tartışmalarıyla bir arada ele aldı. Belgesel sinema tarihinin dünyadan ve Türkiye’den şehri ele alan, farklı üsluplara sahip örneklerinden bölümler izlenirken, bir yandan da sinemanın ilk dönemlerinden bu yana, kritik noktalarda önemli tartışmalara yol açan filmler etrafında belgeselin ahlâki sorumlulukları üzerine konuşuldu. Yönetmenin konumu, belgesellerin içerik ve anlatım arasında kurduğu ilişki, gerçekliğin temsili ve nesnellik/öznellik iddiası tartışmaya açılırken aynı zamanda hikâye anlatmanın ve deneyim üretmenin sinema üzerinden farklı biçimlerine bakıldı.

BAK Dersleri’nin son gününde sanat tarihçi ve küratör Ezgi Bakçay ve Erden Kosova, güncel sanatın ne olduğu, modern sanattan nasıl ayrıştığı ve sanatçının özne olarak bu sanat türlerinde nerede durduğu gibi sorulardan yola çıkarak dünyadan çeşitli güncel sanat örneklerini şehir ve kamusal alan, hafıza ve kimlik bağlamında ele aldı. Özellikle, kimlik ve aidiyet kavramları, kimlik politikaları, performans, beden ve mekân gibi konular güncel sanat perspektifinden irdelendi. Gazeteci ve medya-iletişim eğitmenleri Altuğ Akın ve Çiğdem Öztürk medyada temsil biçimlerini anlatmaya dersin yapıldığı şehrin çeşitli medya mecralarında nasıl temsil edildiğine bakarak başladılar. Ardından, mecra olarak ve kültür endüstrileri bağlamında medya, izleyiciyle kurduğu ilişki, sunduğu olasılıklar ve olanaklarla birlikte ele alındı. Medyada duyulanın kimin sesi olduğu, iktidar ilişkileri, alternatif medya mecralarının kullanımı, hikâye anlatımının ve gerçekliğin temsili, şehir ve kimlik meselesi bağlamında konuşuldu. Her günün sonunda katılımcılar günün eğitmenleriyle birlikte günü ve o gün değinilen konuları tartışmaya açtı.

Dört şehirde farklı mekânlarda ve kimi zaman farklı kimi zaman benzeşen tartışma eksenleriyle gerçekleşen BAK Dersleri sonunda katılımcılar, eğitim kapsamında şehre ve şehirle ilgili meselelere yaklaşım anlamında alternatif ve çoklu bakış açılarıyla karşılaştıklarını dile getirdiler. Katılımcıların geri bildirimleri arasında verilen örneklerin ilham verici olduğu, disiplinlerarası ve interaktif eğitim yapısının konular arasında ilişki kurmak noktasında verimli olduğu, dinamik bakış açısı kazandırdığı ve eğitimin sadece bilgi aktarmakla kalmayıp tartışmayı da teşvik ettiğini ve eleştirel düşünceyi desteklediği gibi yorumlar yer aldı.